Funnel Kafası Mantalitesi

Mantalite bir süper güçtür. Herkes fikir ve düşüncelerin karşı tarafta bir karşılık bulmasını ister. İster bir insan, ister bir marka olun, isterseniz çok büyük bir şirket güçlü bir zihin yapısı; Size uzun soluklu olmayı ve böyle düşünebilmeyi verecektir. Her şey doğru bir mantalite inşa etmek ile başlar!

Peki neden?

Çünkü mantalite en önemli ve en nihai kaldıraçtır. Yanlış zihin yapısı görünmez bir düşmandır, onla mücadeleniz bitmez. Doğru zihin yapısı ise bir araçtır hızınız hiç kesilmez. Mantalite, mantalite diyoruz ama nedir bu? Bir tanımlayalım. Mantalite sizin dünyayı gördüğünüz penceredir. Karanlık bir dünyada baktığın yeri aydınlattığın bir kafa feneridir.

İnanışların, değerlerin, korkuların ve arzularının birleşmesi ile oluşan harmoni senin zihin yapındır. İşte bu yüzden sizin için var olan imkanları sınırlandırabilir de, alabildiğince genişletebilir de…

Bu anlamda James Carse tarafında ortaya konulan oyun teorisi Funnel Kafasının temel yapı taşlarından da biri olan 2 ana mantaliteden bahsediyor.

Sonlu ve sonsuz oyun. Bunlardan hangisini seçtiğin o kadar önemli ki işe ve tüm hayatına bakışını etkileyecek bir düşünce yapısı.

Dinleyenlere bu noktada iyi ve kötü haberim var.

Önce iyi haberden başlayayım 🙂 Güçlü bir zihin yapısı inşa etmek bir seçimdir. Ve bu kararı verdiğinde zaten bu süreci kendiliğinden başlatmış olursun.

Tekrar ediyorum burası çok önemli.

Güçlü bir zihin yapısı inşa etmek bir seçimdir. Ve bu kararı verdiğinde zaten süreci kendiliğinden başlatmış olursun.

Kötü haber ise neredeyse etrafımızdaki herkes ve beslendiğimiz kaynaklar sürekli bizi zayıf mantalite ile hayata bakmaya sürüklüyor.

Şimdi gelelim sonlu ve sonsuz oyun düşüncesine. Etrafınıza bakıp şu gözlemi yapmanızı istiyorum. Bu bahsedeceğimi uygulayan insan ya da marka ne kadar var?

Sonlu oyun teorisi şundan bahseder. Sabit oyuncular, belli kurallar. Oyunun bir sonu ve bir başlangıcı var. Ve tabiki kazanan ve kaybedenler var.

Sonlu oyun sizden şunu talep eder. Yarışın, rekabet edin ve sürekli kendinizi başkaları ile kıyas edin.

Mesela bireysel ya da takım sporları, satranç gibi oyunlar buna iyi birer örnek. Tüm bunlarda amaç daha fazla skor elde ederek kazanan olmak.

Peki ya sonsuz oyun ya da sonsuz mantalite ne der?

Oyunda bilenen ve bilinmeyen görebildiğiniz ve göremediğiniz oyuncular vardır, kurallar değişkendir, ve amaç oyunda kalmaktır. Varlığını sürdürmektir.

Yani sonsuz oyun mantalitesi rekabeti değil işbirliğini önerir. Ancak bu sayede oyunda kalabilirsiniz.

Böyle düşünen biri ne yapar? Sen böyle bir oyunda bir oyuncusun?

Kendini geliştirmeye odaklanır, başkalarını yenmeye değil.

İşte hayatımızdaki bir çok oyun; evlilik, arkadaşlıklar ve iş hayatı sonsuz oyunlardır.

Oyuncular sürekli değişebilir, kurallar zamana ve çağa göre devamlı güncellenir. (Covid’in kuralları yeniden yazması gibi), ama amaç nedir oyunda kalmak.

Simon Sinek bundan bahsediyor. Hayatın bir çok alanında kaybediyoruz çünkü sonlu birer oyun gibi oynuyoruz.

Bir ilişkide ya da iş hayatında kazanmak olabilir mi? Oyun sürüyor? Oyunda kalmaya devam ederek süreklilik sağlamak vardır.

Bugün şirketlerin çoğu hangi kafada ‘rakibi alt etmeliyiz.’ ‘pazarı domine etmeliyiz’ ‘her durumda kazanmalıyız’ – peki kardeşim de iş hayatı sonlu bir oyun değil ki. Bunları nasıl yapacaksın?

İşte bu yanlış bakış açısı bizi yanlış çalışma serüvenine de sürüklüyor.

Peki biz bunu Funnel Kafasına nasıl uyarlıyoruz?

  • İlk olarak sadece kendimizle yarışıyoruz.

En önemli metriğimiz, KPI’mız ne? Her geçen gün kendimizi bulunduğumuz konumdan daha ileri taşımak.

Yetenekleri devamlı bilemek ve geliştirmek. Bir savaşçının kılıçlarını bakma hassasiyeti ile…

Funnel Kafası topluluğuna daha iyi deneyimler ve içerikler sunmak.

Hizmet etmeye çalıştığımız insanların karşılaştığı en zor problemleri dahi çözüme kavuşturmak.

Sonsuz oyun mantalitesi bizi kontrol edebildiğimize odaklanmaya ve anı yaşamaya sevk ediyor.

Bizi dinleyenler için en iyi ne yapabiliriz yönlendiriyor.

  • İkincisi rekabete değil, işbirliklerine yeni insanlar ile çalışmaya ve partnerlik kurmaya çalışıyoruz.

‘’Business is not a zero-sum game.’’ İş hayatı toplamı 0 olan bir oyun değil. Yani biri kazanırken diğeri kaybetmek zorunda değil.

Rekabetin olması kötü bir şey değildir, pazarın doğru olduğunu da size gösterir.

Ama biz ne yapmalıyız, kendi karakterimizi kişiliğimizi ortaya koymalı ve müşterilerimizden birer kahramanlar ortaya çıkarmalıyız.

Onlar için benzersiz değerler ortaya koymalıyız.

  • Üçüncüsü kısa vadeli kazançlara göre değil uzun vadeli değerlere göre işimizi optimize ediyoruz.

Amacımız uzun vadede mutlu ve tekrarlı olarak müşterimiz olacak insanlar inşa etmek.

Sonsuz bir oyun içerisinde olduğunu bilir ve sonsuz oyun mantalitesi ile bakarsan bunun nasıl kolay olduğunu anlarsın zaten.

Amaç her geçen sürede işini daha ileri götürmek.

Sana hızlı sonuç getirecek ama uzun vadede müşteri kaybettirecek taktikler, trickler vs bunların uzun vadede neye mal olacağını düşünüyor musun?

Yani sonuçları ne olacak bu tarz taktikler kullanmanın?

İşte bu yüzden sonsuz bir oyun mantığı ile oyna ticaret oyunu, yeteneklerini ilke ve prensiplerini bu anlayış ile geliştir ve buna göre sistemler inşa et.

  • Dördüncüsü odağımızı her seferinde dışarıdan içeri almaya çaşlışıyoruz.

Sonsuz bir oyundayız ve sorumluluk bizde.

Başkalarını suçlamak bize bir şey katmıyor. Aksine enerjimizi sömürüyor.

İçinde bulunduğumuz durum ne olursa olsun kontrol edebildiklerine ve elindekikere odaklan.

Bu seni diğer tüm dış odaklılardan ayıracak ve öne çıkaracaktır.

Oynadığımız bu oyunda bitiş çizgisi yok.

Amaç oyunda kalmak ve devamlı dünden daha iyi olmak.

Funnel Kafası’nın mantalitesini anlattığımız podcast bölümünü dinlemek için:

— Emre Doganer & Hasan Bölükbas
Emre DoğanerHasan Bölükbaş
0 comments… add one

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir